Kurban Kesip, Yol Sadakası Verince Ne Olur
Kurban kesmek başımıza gelecek bir çok belayı defediyor. Yaşını almış ihtiyar amcamız elini işten artık çekiyor. Bu yaşına kadar yaz/kış, soğuk/sıcak demeden yıllarca çalışıyor. Ancak yaşlanan bedeni artık “Dur!” diyor. Elbette o da söz dinleyip durması gerektiği zaman duruyor.
Zira kalbi yavaş yavaş teklemeye başladığı gibi çabuk yorulmaya da başlıyor. Artık hayat planı farklıdır, bedenini fazla yormamaktır. Yaz geldiğinde köyüne gider. Köyü 1555 rakımda Karadeniz Bölgesi’ndedir. İstanbul’un nemli ve bunaltıcı havası sağlığına zarar verdiği için köyüne, ata yurduna her yaz gidiyor. Ancak yaşından dolayı bin kilometre uzaklıktaki ata yurduna yalnız başına direksiyon sallamaya cesareti yoktur. Bu sebeple her daim yanında çocuklarından biri refakat eder.
Yaz Geldi Yolculuk Var, Hayırlı Yolculuklar
İstanbul’da havalar ısınmaya başlıyor. Yaşından dolayı sıhhatti her gün biraz daha kötüye giden amcamız yola çıkmaya hazırdır. Baba ocağını özlediği için yaşına rağmen hâlâ köye gideceği için içinde tatlı bir heyecan vardır. Neredeyse altı ayını köyde geçirecektir. Haliyle çocukluğunu yaşadığı, çocukluk arkadaşlarını da görecektir. Her ne kadar bunların çoğu Hakkın Rahmetine kavuşsa da kalan sağlar bizimdir düşüncesiyle köye ziyaretlerini tekrarlar.
Zira orada kendi evi vardır. Ticaret yaptığı dönemde kazancının bir kısmıyla köyde güzel bir ev yaptırıyor. O zamanlar biraz zorlansa da şimdi semeresini görüyor. Zira kimseye muhtaç olmadan evini dayayıp döşemiştir. Güneş enerjili su ısıtmasından, çamaşır makinasına kadar birçok ev eşyası da vardır. İstanbul’daki ev lüksü neyse aynı hayat standardına burada da sahiptir. Yaptığı akıllı yatırım sayesinde hem kafa dinliyor hem de bahçesinde kendini yormadan sebze yetiştiriyor. Köyde sürekli kalmadığı için hayvan beslemiyor. Süt, yoğurt ve yumurta ihtiyacını köyünün yakınında bulunan kasabadan haftalık temin ettiği için yemek sorunu da yoktu. Güzel ve eğlenceli yaz ayını geçiren yaş almış amcamızı yavaş yavaş üşümeye de başlar. Artık son baharın belirtileri başladığından toparlanma zamanı da gelir.
Dönüş Hazırlığı Başladığında, Kurban İle Manevi Tedbir Alınır
İstanbul’a dönüş zamanı gelip çatar. Nasıl ki kendi aracıyla geldi o şekilde de kendi aracıyla geri dönecektir. Elbette yaşından dolayı tek başına uzun yola cesaret edemediği için İstanbul’dan oğlunu da çağırır. Otobüsle gelen oğlu meşguliyetinden dolayı bir gün kalıp beraber döneceklerdir. Yılların tecrübeli kurdu yaşlı amcamız hayır hasenat yapmayı bildiği gibi yolculuk için de manevi tedbirler alır. Genelde yaptığı hayır ve hasenatı dini ilim öğrenen kimselere yapmayı adet edinmiştir. Mümkün mertebe fitre ve zekatlarını hayır kurumuna verdiği gibi yolculuk içinde sadakasını eksik etmez. Uzun bir yolculuk yapacakları için yaşına istinaden biraz heyecan da vardır.
Maddi hazırlıklarını tamamlayan yaşlı amcamız yola çıkacağı için yol selameti için Kur’an Talebelerine bir kurban bağışlar. Ayrıca bir miktarda “Yol selamet parası” olarak hayır kurumuna sadaka verir. Zira yıllardır tecrübe ederek öğrendiği bu yöntem her zaman yüzünü güldürür. Aynı şekilde hem maddi, hem de manevi tedbirlerini almış artık yola çıkmaya hazırdırlar.
Hu Allah Deyip Kontağı Çevirir Yola Revan Olunur
Dar kasa transporter aracının arkası yük doludur. Elbette istiap haddini aşmadan tam olması gerektiği kadar yük almıştır. Zira yol uzundur, şoförlükte melekeleri oldukça azalmıştır. Gerçi aracı oğlu kullanacaktır ancak yolculuk halinde her ihtimali düşünmelidir. Dere tepe, dağ bayır sağlık ve selametle aşılır. Henüz İstanbul’a gelinmese de oldukça yaklaşılmıştır. Ancak yolun yarısında başlayan aracın şasesinden gelen ses yavaş yavaş artmaktadır. Her ne kadar gözle iyice kontrol edilse de dikkati çekin bir şey yoktur. Hatta aracını götürdüğü tamircisiyle de telefon ederek görüşür. Sesi tarif eder çözüm bulamaz. Tamircinin sözünü dinler yavaş yavaş İstanbul yolculuğuna devam eder.
Tedirgin de olsa tedbirli şekilde Boğaz Köprüsüne kadar gelir. Ancak bir kaç defa aracın sağını solunu kontrol etse de devam eden ses sorununu bulamaz. Ancak Boğaz Köprüsünü geçtiğinde uygun yerde durmak zorunda kalır. Zira ses oldukça yükselmiş, tehlike sinyalleri verir. Çekici çağrılarak araç servise çektirilir. Ertesi günü araç tamir servisi yaşla amcamızı arayarak “Geçmiş olsun.” der. Zira o araçla kazasız onca yolu nasıl geldiklerine şaşırmıştır.
Zira aracın sağ arka tekerleğinde sadece bir adet bijon vardır. Yani yaklaşık bin kilometrelik yolu lastiği tutan tek vida ile gelmiştir. Hem de kazasız belasız. Tek bijon Boğaz Köprüsünü geçtikten sonra kırılmış ancak yerinden çıkmamıştır.
Yola çıkmadan önce hayır için verdiği kurbanı ve yol selamet parasını düşünür. “Keşki biraz daha fazla verseydim.” der.
Eskiden beri dini vecibe olarak kültürümüze yerleşen Kurban kesmek ve yol selamet parası vermek bizim için güzel bir adet olduğu gibi aynı zamanda güzel bir nimettir. Yolculuğa çıkarken gücümüz nispetinde bu güzel adeti uygulayalım, insanlara anlatalım. Zira kimsenin burnu kanamasın, kaza ve beladan emin olsun.