Kötü Düşünmek Yanlıştır Kalbimizi Temiz Tutalım

Kötü düşünmek istemesek de bazen kötülükler zihnimizden film şeridi gibi geçer. Her ne kadar kalbimizi iyi olmaya zorlasak da nefsimiz bize sürekli kötü düşünceleri yükler. Zaten iyi insan olabilmenin inceliği de buradır. Kalbimize üflenen kötülüklere ayak diretip “Dur.” diyebilirsek doğru yoldayız demektir.

Ramazan ayı geldiğinde biz de sevinçle oruca başlarız. Gerçi ilk günler zor geçse de vücut kısa zamanda oruca alışır. Pazar günü öğleye doğru can sıkıntısından bir kaç kilometre uzaklıktaki pazara gitmek için evden çıktım. Ancak hava biraz sıcak olsa da rahatsız edici boyutta değildi. Amacım biraz dolaşıp alış veriş yaparak zaman geçirmekti. Satıcıların çoğu oruçluydu bu yüzden kulak tırmalayan bağrışları yoktu. Pazarcıların tek tük bağırışları olsa da Mübarek Ramazan ayına hürmeten ortalık daha sessizdi. Bu ayda insanlarda bir sakinlik, bir huzur vardı.

Çantasıyla Aşağı İnen Yaşlı Teyze Şaşırtır

Yaşı ilerlemiş, hatta yetmiş beş yaşın üzerinde gösteren kadın yavaş yavaş yukarıdan aşağıya doğru yürüyordu. Pazarın caddesi biraz rampa olduğu için kadın yavaş gitmek için kendini zorluyordu. Fazla alış veriş yapmadığı taşıdığı poşetten belliydi. Şeffaf poşetteki sebzeler dışarıdan görülüyordu. Brokoli, kabak ve havuçtan oluşan sebzelerin yanında limonda vardı. Ben ise henüz alış verişe başlamadım. Aşağıdan yukarı yani yaşlı kadının gelişinin ters istikametinde yukarı doğru yürüyordum. Uzaktan gördüğüm yaşlı kadın sakin şekilde yürüyordu. Ayrıca günümüz tabiriyle modern giyimli bir kadındı. Elbette Ramazan ayında olduğumuzdan kafam biraz dumanlıydı. Üzerimdeki mahmurluk hâlâ kalkmamış, sağlıklı düşünemiyordum.

kötü düşünmek
kötü düşünmek

Yaşlı kadını modern giyimli, kısa fönlü saçı ve makyajlı görünce gayri ihtiyarı kötü düşündüm. Ne yazık ki bu yanlış düşüncem “Ramazan ayındayız yaşını almış bir kadının makyajlı halde dolaşmasını doğru bulmuyorum.” şeklindeydi. Sonra kendi kendime de “Sana ne?” cevabını verdim. Bazen yolda kendi kendine mırıldanan insanları görürdüm. O yüzden ağzımı özellikle kapalı tutar, böyle saçmalıklar yapmamaya dikkat ederim. O yüzden her zaman ağzım kapalı ve dişlerim bir birine kenetliydi. Bu kötü düşünceleri içimden geçirip, kendi kendimi içimden uyarmıştım. Ancak uzaktaki kadın yanımdan geçerken biraz durakladı. Bana sert bir şekilde bakarak “Ben her zaman tesbihimi çekerim, Kelime-i Tevhidimi okurum.” dedi ve yürümeye başlarken kafasını tekrar çevirerek “Ayrıca beş vakit namazımı da kılarım.” diyerek yoluna devam etti.

Ağzımın kapalı olduğunu ve kendi kendime konuşmadığıma son derece eminim. Velev ki boş bulunup kendi kendime konuşsam dahi o uzaklıktan bir kimsenin beni duyması imkansızdır. Anladım ki kalbimizi ve düşüncelerimizi temiz tutmalıyız. Kimin ne olduğunu, ne sorgulama, ne de yargılama hakkımız vardır.

Kötü Düşünmek İstemesek de Oluyor

Saat gece yarısına yaklaşmıştır. Hemen hemen üç kilometre uzaklıktaki arkadaşımın yanına gidecektim. Çünkü bulunduğu yerde sabaha kadar nöbetçiydi. Yorgun olduğu için uyuya kalmaktan korkarak, o yüzden yanına arkadaş olarak beni çağırdı. Benim de zamanım müsait olduğu için teklifini gayri ihtiyari kabul ettim. Evden çıktığımda gecenin on biri oluyordu. Hava soğuk olmasa da hafiften serindi o yüzden hırkamı da giydim. Cadde boyunca sakince yürüdüm, dönemece yaklaştığımda tekel bayinin de açık olduğu dikkatimi çekti. Saat on bir otuzu gösterdiğinde, sokaktan el etek çekilmiş ortalık sessizdi. Tekel bayinin önünde geçerken iri yarı bir adam kapıdan çıktı. Dükkandan satın aldığı şişe gazete kağıdına sarılıydı. Önüme geçerek benim gittiğim istikamet yönünde hızlı şekilde gider. O adamı, kağıda sarılı içkiyle görünce gayri ihtiyari gıyabında olumsuz düşündüm. “İşlediğin günahı gazete kağıdıyla kapatmış” gibi gereksiz düşünce zihnimden geçti.

Aradan on dakika kadar geçmişti. Yürüdüğüm caddenin sonuna gelmiştim. Gideceğim yerin sokağına girdim. Biraz daha yürüyüp köşeyi dönünce arkadaşın yanına varacaktım. Sokak girişinde ilk binanın dibinde, tekel bayiinden çıkan adam duvara yaslanmış bana doğru bakıyordu. Duruşunu bozmadan, bana seslenerek “O şişeyi ben kendime almadım, ben içki içmem.” dedi.

Anladım ki kim olursan ol ama önce insan ol, başkasının kusuruna bakıp, tenkit etmek yerine kendi kusurumuza bakıp, kendimizi ıslaha etmeliyiz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top