Seyahat Programı Nasıl Yapılır?
Dört arkadaş altı ay sonrasında yapacakları seyahat programı için hemen hemen hazırdı. Yolculuk zamanı yaklaştıkça güzergâh ve konaklama yerleri de netleşiyordu. Şunun şurasında gezinin başlamasına bir hafta gibi kısa bir süre vardı.
Program; lisede edebiyat öğretmenliği yapan kişinin isteği doğrultusunda; yaz tatilinin ilk haftasında yapılacak. Oysa öğretmen mesleğinde tecrübeliydi, istese işi kılıfına uydurup daha erkende geziye çıkabilirdi. Elbette öğretmen; okulun son günlerinde öğrencelerini mağdur etmemek için bu yolu seçmedi. Diğer üç arkadaşı da seyahat programının zamanına anlayış gösterdi. Zira öğretmen hariç diğerlerinin zaman sorunu olmadığı gibi izin sorunu da yoktu. Her biri fırsat buldukça zaman zaman geziye çıkardı.
Ne yazık ki grupta üç arkadaşın aracı olmadığı için seyahatlerini ya otobüsle ya da araç kiralayarak yapardı. Bunun yanında dört arkadaştan birinin aracı vardı ve zaman olarak da her zaman müsaitti. Bağımsız çalıştığı ve dükkânda çalışan elemanı olduğu için işyerinden; uzun veya kısa süreli ayrıldığında sorun olmuyordu.
Seyahat Programı Yaparken Nelere Dikkat Etmeliyiz
Okullar kapandı ve gezi programına artık başlanabilirdi. Elbette toplulukla program yapmak ve bu programı sorunsuz bitirmek her zaman mümkün olmaz. Zira o kimselerin olaylara karşı yerine göre hoşgörü yerine göre de tasvip etmediği halde sükût etmesi gerekir. Çünkü dört kişi demek dört dünya demekti. Her birerinin eğitim ve kültür seviyesi farklı olduğu gibi farklı alışkanlıkları da vardı. Ancak birlikte hareket edebilmek için ana prensipler belirlenir ve yola çıkılır. Ana prensipten sapmadan da hareket edilir.
Dört arkadaştan öğretmen: okumayı ve yazmayı seven, mizaç olarak sinirli olsa da bunu karşısındakine yansıtmayacak kadar uyumluydu. Aldığı eğitim ve bulunduğu okul ortamından dolayı; oturup kalkmasını bildiği gibi yerine göre konuşup susmasını da bilirdi. Bunun yanında gruptaki diğer arkadaşı yaşça daha büyüktü. Sakin mizacı nedeniyle her ortama ayak uyduracak yapıdaydı. Program yapıldığında; zaman ve zemin ne olursa olsun fedakârlık yapılması gerektiğinde yutkunmadan fedakârlık yapardı. Mülayim tavrının yanında sakin olup anlayışlı davranışı sayesinde iyi bir yol arkadaşıydı. Zira daha önce onunla seyahate çıktığımızda, hiçbir şart konuşmadığımız halde gezi programı sorunsuz tamamlandı. Bir hafta süren üç kişilik seyahatte araçta yer olması hasebiyle maddi durumu iyi olmayan arkadaşlarını da yanlarına aldılar. Elbette onun yol masrafını üstlenerek. Ne bir tartışma ne de bir sürtüşme olmadı. Doğaçlama yapılan seyahat sorunsuz tamamlandı.
Grubun üçüncü üyesi ise hazır cevap olmasının yanında avam ağzında kullanılan “Harbi delikanlı” bir mizaca sahipti. Oysa kendisi diğer arkadaşları gibi mütevazı ve suskun değildir. Hakkını arar ve alırdı. Ayrıca “Gelinin keyfi için, geçmişe kalkıp sövemem” diyen şair kadar medeni cesareti vardı. Diğer iki arkadaşı gibi kırılma/dökülme olmasın diye olayları alttan alıp haksızlığa sessiz kalmazdı.
Grup Üyelerinden Aynı Sadakat ve Anlayışı Bekleyemeyiz
Grubun son üyesi ise aracını tahsis edecek ve şoförlük yapacak kişiydi. Hasbelkader her el attığı işten kazançlı çıkmasına rağmen doyumsuz mizacı vardı. Emek ve gayret etmemesine rağmen halk arasında kullanılan “Adamda şeytan tüyü var.” Sözü tam ona göreydi. Macera filmlerinde “Bak bu sefer toslayacak.” Gözüyle baktığınız işten dahi kazançla çıkardı. Maddi olarak imkânı yerinde olsa da mizaç olarak diğerlerinden biraz farklıydı. Neden ve nasıl? Bu davranış biçimini kazandığını bilemeyiz. Ancak gezi programını yapan kimselerle arası gayet iyi olmasına rağmen maddi konulardaki hassasiyetini bir türlü yenemiyordu.
Evine davet ettiği kişilere karşı gayet cömert davranmasına rağmen, bunun dışında avını bekleyen avcı misali her daim tetikteydi. Ticaret konusunda gayet ketum davranırdı. Kötü huyundan biri de maddi konularda müsamahasız oluşuydu. Kaba tabirle ticarette kendisinin bir birimlik menfaati olacağında, karşı tarafın yüz birimlik zararını umursamaz, sadece kendi kazancına bakar. Onu tanıyanlar: onun bu kötü huyunu bildikleri için alttan alır, konuyu fazla dillendirmezdi. Hatta aralarında ona verdikleri bir lakap vardı. “İki kere öldüren adam” bir şey satın alacağı zaman satın aldığı malın fiyatın iki kere öldürür. Buna karşılık satacağı mal ise her zaman bulunmaz Hint kumaşıdır. Ancak ticaret ve para kazanacağı durumlar dışında kimseye zararı olmaz. Elbette beşeri ilişkilerde karşı tarafa faydası olmasa da bilerek zarar vermez. Elbette hayır ve yardım etmek konusunda suskun davranır, iyilik yapmak gibi bir alışkanlığı yoktur.
Seyahate Çıkmadan Önce Güzergahı Belirleriz
Dört arkadaşın gezi programı uzun istişarelerden sonra nihayet netleşir. Seyahat programı Karadeniz turudur. Uzun sahil şeridinde seyahat etmek hepsine cazip gelir. Seyahatleri boyunca mavi denizin ve yeşil ormanın tadını çıkaracaklar. Yaklaşık on gün olarak tasarlanan yolculuk:
- Bursa
- Samsun
- Ordu
- Boztepe
- Trabzon
- Rize
- Ayder
- Batum
- Hopa
- Uzungöl
- Amasya
- Tokat
- Kumbet Yaylası silsilesince yapılacaktır.
Batum’a gidiş gelişte vize ve pasaport istenmediği için ek maliyet olmayacaktır. Bu yüzden Batum; seyahat programına özellikle dahil ediliyor. Çünkü sınıra kadar gidip Batum’a da geçmek birçok seyahat firmasının uyguladığı programdı.
Dört arkadaşın seyahat programını nihayet tamamlandı. Ertesi günü yolculukları başlayacaktır. Elbette buraya kadar kimsenin dillendirmediği veya sorun gibi görmediği bir detay vardı. Bu detayı araç sahibi yarım ağızla dillendirdi. “Seyahat aracımla yapılacak uzun yol yapacağız. Bu durumda arabam yıpranacağı gibi lastikleri de eskiyecek.” Üç arkadaş beklemedikleri serzeniş karşısında önce afalladı. “Harbi delikanlı” olarak tanımladığımız, sözünü esirgemeyen arkadaşı; cevap verecekti ancak mum gibi değil de odun gibi cevap verecekti. Öğrencilik yıllarında uzun süre aynı evde kaldığı öğretmen arkadaşı; durumu sezdi. Onun söze karışmasını önlemek ve ortalığı yumuşatmak için “Benzin parasını biz karşılarız, sen para vermezsin.”
Sessizlik bir süre daha devam etti. Ortam biraz yumuşasa da hâlâ gerginliğini koruyordu. Diğer arkadaşları da bu çözümü uygun bulduklarını teyit etti. Ancak aracın sahibi hâlâ sükût ediyor, sunulan öneriye bir türlü cevap vermiyordu. Belli ki arkadaşlarının sunduğu çözüm teklifi pek hoşuna gitmedi.
Anlayış Gösterdiğimiz Kadar, Anlayış Beklemeliyiz
O soğuk sessizlik bir süre daha sürdü. Buna karşılık herkesin dili lâl olmuştu. Gruptaki sessizlik uzadıkça; gayri ihtiyari arkadaşlar arasındaki gerginlik de artıyordu. Grubun harbi delikanlısına alttan; yavaş yavaş bir sıcaklık gelmeye başladı. Sessizlik uzadıkça zihinler karışmaya başlıyor, herkes eteğindeki taşı dökmek istiyordu. Ancak hepsinin uzun yıllar dost olup, birçok şeyi paylaşmış olması açık konuşmalarını öteliyordu.
Elbette bu sessizlik sonsuza kadar sürmeyecekti. Kimseden ses çıkmayınca harbi delikanlı “Pek hoşuna gitmedi, peki çözüm nasıl olsun?” bu soru karşısında artık söz hakkı araç sahibindeydi. Kendi yorumuna göre ona açık çek verdiler, artık verilen çeki bozdurabilirdi. Birkaç yutkunmadan sonra, zihninde kurguladığı isteklerini sıralamak için konuşmaya başladı. Öncelikle aracın ve lastiklerinin yıpranması için yakıt parası istenmemesini uygun bulduğunu belirtti.
Bunun yanında yaklaşık on/on iki gün sürecek yolculukta aracı sadece kendinin kullanacağı ve işyerinden uzak kalacağı için maddi ve manevi zorluk çekeceğini de beyan etti. Anlaşılan ilave bir isteği daha vardı ve ona zemin hazırlıyordu. Konuşma uzadıkça harbi delikanlı asabileşmeye başladı. Zira zeminden gelen sıcak hava dalgası boğazına kadar gelir ancak burada durmaz. Israrla tepesine çıkmaya çalışır. Her şeyin usulü adabı olduğu gibi “Dostluk” denildiğin de arkasının “Fedakârlık” olduğunun bilinmesi gerektiğinin farkındadır.
Araç sahibi her ne kadar lafı dolandırsa da sonunda ağzındaki baklayı nihayet çıkardı. Elbette yüzünde ne bir kızarma belirtisi vardı, ne de gözlerinde bir yaşarma. İçindeki zehri süslemeden olduğu gibi izhar etti. Bu istek karşısında üç arkadaşı da bir birine baka kaldı.
Harbi delikanlının iki arkadaşı da sorunu alttan alacak mizaca sahipti. Bu şekilde kimsenin kalbi kırılmadan mevcut sorun çözülecekti. Ancak harbi delikanlı; bu talebin “Hoşgörü” değil de “Tolerans” olduğunun farkındaydı. Bu yüzden herkes haddini de bilmeliydi. Üç arkadaşı da tedirgin eden talep neydi?
Hoşgörü ve Tolerans Taban Tabana Zıttır
Belki de araç sahibinin isteği makuldü ve büyütülecek bir tarafı da yoktu. Ancak her insanın kırmızıçizgisinin olduğu gibi sabır taşının kaldıracağı yükte belliydi. Araç yakıtına eyvallah diyen harbi delikanlıya son istek ağır geldi, bu ağırlığı kaldıramadı. Zira maddi gücü hepsinden yüksek bir kimsenin seyahat boyunca: Yakıt giderine ilaveten yiyip, içmesinin ve konaklama masrafının da üç arkadaş tarafından karşılanmasını istemesi; hem “Kırmızıçizgiyi” aşıyor hem de “Sabır taşını” çatlatıyordu.
Evinize gelen misafir çocuk çok sevdiğiniz vazonuzu yanlışlıkla kırar. Hoşunuza gitmese de bunu hoş görebilirsiniz. Ancak elindeki benzin bidonundaki benzini evinizin etrafına serpip sonra da ateşe veren arkadaşınıza tolerans gösteremezsiniz.
Sakin olmaya çalışsa da bu isteği kabullenemedi. Öğretmen; konunun daha fazla uzamasının kötü sonuçlarının olacağını anladı. Kibar şekilde “Seyahat programını iptal ediyoruz.” sözüyle gerginliği bitirdiği gibi altı aydır kurdukları gezi hayalini de bitirmiş oldu.
Elbette bazı kimseler para konusunda oldukça hassastır. Buna karşılık bazı kimseler için dostluk ve yardım severlik ön plandadır. Arkadaşlıkları devam etse de dostlukları artık yoktur.