Ebuss’ud Efendi’nin Fetvaları
Vezinde tefâdülü olan kuruş, kırk akçaya alınıp kırk akçaya bey' eylemek ile hillinde zarar olur mu?
Olur. [729]
Ağırlıkta farklılık olan kuruşu, kırk akçeye alıp kırk akçeye satmanın helal olmasında zarar olur mu?
Olur.
Tezvir ve şekavet ile meşhur olan Zeydin, sâkin olduğu şehri halkı, Zeydin fesadından âciz olup, şehirden sürülmesin istediklerinde, hâkim-ül-vakt mezburlar talebi ile şehirden sürmeğe kadir olur mu?
Mülkü oluncak olmaz. Ta'zîr ve habs ile şerrin def eder. Salâhı zahir ve muhakkak olmadan zindandan çıkarmamak gerektir. [720]
Yalan ve kötülükle meşhur olan Zeyd'in yaşadığı şehrin halkı, Zeyd'in fesadından aciz olup şehirden sürülmesini istediklerinde, dönemin hakimi onların talebiyle Zeyd'i şehirden sürmeye yetkili olur mu?
Mülkü olduğu sürece olmaz. Tazir ve hapis ile kötülüğünü def eder. İyileştiği açıkça ve kesin olarak belli olmadan zindandan çıkarmamak gerekir.
Dâima güft ü gûyla müslümanları rencide eden ehl-i da'te, şer'an ne lâzım olur?
Hâkim ia'zır-i şedîd ile ıslâh edip, müslümanlardan şerrin def etmek gerektir. [719]
Sürekli dedikodu yaparak Müslümanları inciten dedikoduculara, şer'an ne gerekir?
Hakim şiddetli ceza ile ıslah edip, Müslümanlardan zararını def etmek gerekir.
Bir kasaba halkına tezvir ve telbîs ve hile ta'lîm eden Zeyde ne lâzım olur?
Ta'zîr ve habs olunur. [718]
Bir kasaba halkına yalan, hile ve aldatma öğreten Zeyd'e ne gerekir?
Tazir ve hapis cezası verilir.
Zeyd-i medyûn-i mahbûs "malımı guramâ beyninde kısmet eyleyip beni ıtlak eylesinler" demeğe kadir olur mu?
Cebrile kabul ettirilmez amma ma'hûldür. [716]
Hapisteki borçlu Zeyd "malımı alacaklılar arasında paylaştırıp beni serbest bıraksınlar" demeye yetkili olur mu?
Zorla kabul ettirilmez ama uygundur.
Orijinal Metin:
Fetva, fıkhî bir Mes’elenin şer’î hükmünün beyanı manâsında bir ıstılahtır. Müşkil Mes’elelerin hal ve beyanı için sorulan suâlin cevabına denir. Fetva, fakîhin (İslâm hukuku âliminin) hüküm mahiyetinde olmaksızın verdiği cevaptır. Fetvayı veren fakîhe “müftı” denir. Hüküm veren fskîhe ise “kâdî” denilir. Böylece müfti, şer’î kanunları, delillere dayanarak tedvin eder; kâdî, bu kanunlardan kendisine arz olunan hadiseye ait olan hükmü bulup tatbik eder. Müftînin fetvasını tatbik edip etmemek serbest olup, kâdînin hükmü mecburîdir.
Günümüz Türkçesiyle:
Fetva, İslam hukukundaki bir meselenin dini hükmünün açıklanması anlamında bir terimdir. Çözümü zor meselelerin halledilmesi ve açıklanması için sorulan sorunun cevabına denir. Fetva, İslam hukuku aliminin (fakihin) bağlayıcı olmayan cevabıdır. Fetva veren fakihe “müfti” denir. Hüküm veren fakihe ise “kadı” denir. Böylece müfti, şer’i kanunları delillere dayanarak derler; kadı ise bu kanunlardan kendisine sunulan olaya ilişkin hükmü bulup uygular. Müftinin fetvasını uygulamak isteğe bağlı iken, kadının hükmü zorunludur.
Ebussuud Efendi’nin fetvaları ve Osmanlı hukukuna etkileri müspet yöndedir. Osmanlı Devleti’nde fetva verme süreci ve Ebussuud Efendi’nin rolü oldukça yüksek olmuştur. Hanefi mezhebinde fetva geleneği ve Ebussuud Efendi’nin katkılarının çok faydası olmuştur.